AYVANIN KISA TARİHÇESİ

Ayvanın anavatanı, Hazar denizi dolayları, Kuzey Batı İran ve KUZEY ANADOLUDUR. AYVA meyvesi çok eski çağlardan beri bilinmekte ve tüketilmekte idi. Ayva yetiştiriciliği Milattan önce Anadolu'dan Yunanistan ve İtalya'ya geçmiştir. Milattan önce 650 yılında Yunanistan da yetiştirildiği ve oradan diğer Avrupa ülkelerine yayıldığı tarihi araştırmalardan anlaşılmaktadır. Botanik ismi "pyrus cydonia" olan ayva gülgiller familyasındandır Ayvaya bu gün Avustralya hariç tüm dünya ülkelerinde rastlanabilmektedir.Şu anda Dünyada ayva üretiminde Ülkemiz birinçidir.2000 yılı verilerine göre Dünyada ayva üretimi toplam 382 000Ton. ÜLKEMİZ 100 000 Ton İLE DÜNYADA BİRİNCİ,İkinci sırada olan Çin 85 000 Ton,üçünçü sırada İran 36 000 Ton,dördüncü sırada
Fas 30 000 tondur.
AYVANIN EKONOMİK DEĞERİ

Ayva meyve olarak ülkemizde hak ettiği değeri bulamamıştır. Ancak ayvanın ekonomik değerini anlayan ülkeler ,bizim ülkemizden ithal ettikleri ayvayı gereği şekilde değerlendirebilmektedirler.Ayva meyvesinin , yapraklarının boya ve kozmetik sanayiinde kullanılmakta. Meyvesi doğrudan tüketildiği gibi çok çeşitli reçelleri ,marmalatı,kompostoları, tatlıları, pastaları yapılarakta tüketilmektedir. Ayva tıpta da ilaç yapımında kullanılmaktadır. Son yıllarda ülkemizde ihracatı yapılan meyveler arasına girerek yetiştiriciliği önem kazanmıştır.
AYVANIN BİLİNEN BAŞKA ÖZELLİKLERİ VARMIDIR

Ayva Allahın insanlara lütfettiği binlerce harika meyvelerden biridir.Herşeyden önce bir vitamin deposudur. Yaprakları dahi kaynatılıp içildiğinde soğuk algınlığına ve öksürüğe iyi geldiği bilinmektedir. Yine bu suyun içilmesiyle ishalin kestiği de bilinmektedir. Çağımızın hastalığı olan şişmanlığa karşı bile ayva diyeti ile karşı koymak mümkündür. Meyvesini yiyerek tüketilmesi, sindirimi daha düzenli çalıştırdığı hatta mideyi yormadığı,varsa ishali kestiği bilinmektedir. Kansızlığa iyi geldiği, kan dolaşımını rahatlattığı,stresi yok edip yürek ferahlattığı da bilinmektedir. Ayva çekirdeğinin suyu tıpta, göz intihabını giderici olarak kullanıldığı bilinmektedir..Ayva kokusunun hoş olması kozmetik sanayiinde kullanılmakta, çekirdeğinin de şampuan ve saç parlatıcı olarak kullanılmakta olduğu bilinmektedir.

AYVA HER HASTALIĞA ŞIFA (BİR HABER ALINTISI 10 EKİM 2006)
Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, ayva yemenin büyük yararları olduğunu söyledi.
Meyvesinde pektin, tanen, şeker, organik asit, A ve C vitamini ve mineral tuzlardan bol miktarda bulunduğunu, tohumlarında ise yüzde 14-18 oranında tutkal maddeler, yüzde 16-20 oranında yağ, tanen, renkli maddeler ve yüksek oranda protein, az miktarda amygdalin ve emülsin olduğunu belirten Prof. Dr. Karadeniz, ayvanın kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları ve adet kanamalarına oldukça faydalı olduğunu dile getirdi.
Prof.Dr. Karadeniz, ayvanın yararlarını şöyle açıkladı:
"Meyvelerinden hazırlanan şurup ve kompostolar çocuk ishallerine karşı çok etkilidir. Ayva meyveleri kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir. Vücudun gelişmesine yardım eder. Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir, tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır. Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir. Tereyağında pişirilen ayva; nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi gelmektedir. Ayva çiçeği bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir."
"GRİP VE NEZLEYE BİRE BİR"
Ayva hoşafının ağız yaralarına, akciğer veremine iyi geldiğini, gece uyurken ağızdan salya gelmesini önlediğini de belirten Prof.Dr. Karadeniz, şöyle devam etti:
"Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılıp, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilmelidir. Ayva suyu aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır. Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir. Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir. Ayva suyu iştah açar, böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir. Grip ve nezle olanlar bol bol yemelidirler. Ayva suyu vücudu terletmek için çok etkilidir. Ayva böbrek zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, midenin kuvvetlenmesine çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva mide zafiyetine iyi gelir. Ayva suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır. Ayva meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanılmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifalı gelir"
100 GR. AYVANIN BESİN VE VİTAMİN DEĞERLERİ

Besinler Birim Değer
Kalori 57 kcal
Protein 0.4 gr
Yağ 0.1 gr
Karbonhidrat 15.3 gr
Kalsiyum 11 mg
Demir 0.7 mg
Fosfor 17 mg
Potasyum 197 mg
Sodyum 4 mg
C vitamini 15 mg
AYVA YETİŞTİRMENİN ÖN ŞARTLARI

Eğer bulunduğunuz yerde:
1.İklim ılımansa.Rakım 10 ila 1000 metre aralığında ise.
2.Toprak kumlu tınlı ve geçirgense.
3.Toprak taban suyu 1,5 metreden daha derindeyse.
4.Toprak ph 8 in altındaysa.
5.Çevrenizde ölümcül bulaşıcı hastalık (ateş yanığı gibi) yoksa.
6.Toprakta makro ve mikro elementlerdeki eksiklikler giderilebilecek durumdaysa.
7.Hastalık ve haşerelerle mücadele etme istek ve azmi varsa.
8.Meyve üreticisi olarak kendinizi yenileyebilme azmi varsa.
Size ayva yetiştirişçiğini tavsiye edebilirim. Bu günkü şartlarda yukarıda saydığım özellikteki toprağınız varsa ve siz de de meyve yetiştirme şevk ve heyecanı varsa dekardan 5 ila 6 ton arası ayva üretebilirsiniz.
Maddi getirisine gelince: Geçmiş yıllarda çok iyi idi.Son yıllarda getirisi malesef gittikce azalmaktadır. Hatta 2005 yılında çok ama çok zarar ettik.Ayvanın 2005 yılı verilerine göre üreticilere 1kg maliyeti aşağı yukarı 250 000-300 000TL dir.Oysa üreticilerin sattığı fiyat 1kg 150 000 - 200 000 arasında.Önümüzdeki yıllarda bu yıl gibi olursa büyük bir özenle ve umutla yetiştirdiğimiz bahçelerimizi sökmek durumunda kalacağız.Çiftçilerin bir sözü vardır:Derlerki çiftçi gelecek kırk yılın umuduyla yaşarmış. Şimdilik umudumuzu gelecek yıllara aktardık.İnşallah gelecek yıllar umduğumuzu buluruz.Tüm üreticilerin Allah yardımcısı olsun.
Bu yıl (2017) ayva fiyatları çiftçi alın terinin karşılığını
kısmen aldığı bir yıl oldu. En azından zarar etmadiğimiz bir yıldı. Ürün kalitesi ise birkaçyıldır ayvalarda oluşan soğuk pası, bu yıl çok azdı. O nedenle satışta pek zahmet çekmedik. İnşallah gelecek yıl da bu kaliteyi yakalarızda satışta sorun yaşamayız. Bu yıl fiyatlar dalında 1 lira cıvarında satıldı.
Yıl 2018. Bu yıl soğuk pası hiç olmadı. Doloar vre erodaki ani yülseliş ihracatcıların ağzını sulandırıp, iştahını açtı. O nedenle ayva satmakta zahmet çekmedik ancak tüçcarların kendi aralarında anlaşmasından olsa gerek, ayva fiyatlerı geçen yıl ile aynı fiyatta satıldı. Geçen yıl 90- 110 krş arası idi, buyılda 90-110 krş arasıydı.
.
AYVA ÇEŞİTLERİ

Ben burada ayva çeşitleri üzerinde geniş olarak durmayacağım. Ancak şu kadarını da söylemeden geçemiyeceğim.Benim bildiğim çeşit olarak ondan fazla. Ama çeşit olarak çok daha fazlası olduğu kesindir. Dünyada üzümün 3500,şeftalinin 3000,elmenın 6500 den fazla çeşidinin olduğunu düşünürsek ayvanın da benim bildiğim çeşitlerinden çok daha fazlası olduğu muhakkaktır.
Ülkemizde tutulan ve en fazla üretimi yapılan ve de ihracatı en çok yapılan çeşidi EŞME çeşididir. Bu çeşit, hem yemesi hem de görünümü, benim bildiğim çeşitlerin içinde en iyisi. İSTANBUL AYVASI, LİMON AYVASI, EKMEK AYVASI, EGE22, EGE25, TEKKEŞ AYVASI, ALTIN AYVA GİBİ ÇEŞİTLERİ EN ÇOK BİLİNEN ÇEŞİTLERİDİR.
AYVA DİKİMİ

Genellikle kare dikim yapılır. Ben de öyle yaptım. Ancak şimdi yapsam üçgen dikim yaparım. Üçgen dikimde zirai ilâçlamalarda ilaç zayiatı daha az olmaktadır.
Çukurlar derinlik50cm, genişlik 50cm olması yeterli. Fidelerin gövde çapları 1cm olması idealdir. 1,5 cm olarsada çok büyük sakıncası yoktur. Ayva diğer meyveler kadar narin ve hassas değildir. Ben 4 yaşındaki ayva ağaçlarını söküp başka yere diktim. Çapları 5-6 cm kadardı. Hepsi tuttu ve iki yıl sonra 7 yaşındaki emsallerine yetiştiler. Burada önemli olan fidenin alındığı yerden söküldükten sonra çok bekletmeden dikilmesidir. Dikilmeden önce toprak tahlilinin yapılması ve makro ve mikro elementlerden eksiklikler varsa dikimde ona göre gübre kullanarak eksikliğin telafi edilmesi, fidenin gelişimi için önemlidir
Dikim yılı içinde hava şartlarına göre salma sulama yapılması gerekir.
BİR YIL SONRA

Kış budaması yapılıp. Bu ilk budama,ağacın ileriki yıllardaki şeklini belirleyeceği için çok önemlidir. Değişik budama şekilleri vardır. Ayvada en uygun budama şekli benim tecrübelerime göre TAC (goble) budamadır. İlk yıl sürgünler üç yada dört çatal kalacak şekilde yapılmalı ve sürgünler kesinlikle kısa kesilmemelidir. Her yıl yada en az iki yılda bir toprak tahlili yaptırılmalı ve gübreleme ona göre yapılmalı. İlk yıl mücadele olarak pirecik varsa mücadelesi yapılmalı. Genellikle başka mücadeye gerek yoktur.
İKİ YIL SONRA
İlk iki yıl benim tecrübelerime göre bahçeye diktiğiniz fideler sağlıklı ise pirecik mücadelesinden başka zirai mücadeleye gerek yok. Haşere ve hastalıklar genellikle 3. Yılda başlıyor. Ölümcül hastalık olan ateş yanığı bile çevrede ateş yanığı hastalığı ne kadar yoğun olursa olsun ilk iki seneden sonra bahçemize geliyor.Budmada goble şekli vermeye devam edilir.
ÜÇ YIL SONRA
Artık bahçemiz getiri yapacak yaşa geldi. Bu nedenle yetişkin bir ayva bahçesinde yapılan zirai faaliyetler aynen yapılması gerekir.Bu faaliyetlerden biriside her 3-4 yılda bir,bir dönüm ayva bahçesi için 4-5ton ahır gübresi atmaktır.Ayva ağacının kökleri çok yüzlek olduğu için, kök seviyesinin besin değerini yüksek tutmak gerekir.Bu nedenle çiftlik gübresini mutlaka kullanması gerekir.
YETİŞKİN BİR AYVA BAHÇESİNE BANA GÖRE YAPILMASI GEREKEN ZİRAİ ÇALIŞMALAR
1.Kış budamasından sonra yüzde 2,5 göztaşı.
2.Toprak tahliline göre fenni gübreleme tavsiyelerine uyma ve 3-4 yılda bir çiftlik gübresi kullanmalı.
3.Gözler uyanırken dodinli ilaç (monilyaya karşı) Kontak etkili.
4.Pembe goncada
5.Çiçeklerin %30 açtığında thıophonate methyl
6.Ayvalar leblebi badar olduğunda luna
7.Ayvalar fındık kadar olduğunda metalik bakır 100 litre suya 500gr ateş yanığı ve kahverengi lekeye karşı
8.3 hafta sonra 100 litre suya 300gr bakır,100gr manep; bu ilaçlama ağustos sonuna kadar hava durumuna göre 15 gün ile 25 gün arasında devem edilecek.
9.Eğer bulunduğunuz yerde Tarım teşkilatının erken uyarısistemi yoksa ilk iç kurdu mücadelesini Mayıs ayının ilk haftası başlamalısınız.
İÇKURDU MÜCADELESİ
İçkurdu denilen haşere bir küçüçük kelebeğin yumurtaklarından çıkan kurtlardır.Bu kurtlar yumurtadan çıktıktan sonra 4 ila 8 saat içinde ayvanın kabuğunu delerek içeri girerler.İçkurdu senede üç nesil verebilir.Birinci nesil genellikle Mayıs ayı başlarında olur.Birinci nesil içkurdu kelebekleri yumurtalarını güneş batarken yaprak üzerine ya da sapına tek tek bırakır.İkinçi nesil içkurdu kelebeği ise yine güneş batarken bu sefer yine tek tek her meyvenin üzerine bırakır.O nedenle ikinçi nesil zararı daha çok olur.İkinci nesil genellikle Temmuz ayı içinde olur.Üçünçü nesil havalar içkurdu üremesine uygunsa bazı yıllar oluşabiliyor.
İçkurdu mücadelesine ben mayısın ilk haftasında başlayıp 17 ila 20 gün arayla Eylül ayına kadar devam ediyordum.Eğer bulunduğunuz yerde Tarım Müdürlüğünün erken uyarı sistemi varsa ona uyulmalı. Ben ilk ilaçlamada uphold ,20 gün sonra coragen,20 gün sonra karete,decis,arivo,matodor,imparator,fastak,deltharin gibi ilaçları 20 gün ara ile Eylül ayı başına kadar kullanıyordum.Artık bizim ilçemizde de erken uyarı sistemi olduğu için ben de ona uyuyorum.
AYVADA PİRECİK VE MÜCADELESİ
Ayva yapraklarında,genellikle de taze sürgün yapraklarında,ilkbaharda başlayıp hasata kadar uzayan zaman diliminde pirecik denilen yaprakların alt yüzlerinde ikamet edip yaprağın suyunu emen haşerelerdir.Genellikle yeşil renkte olup gözle rahatlıkla görülürler.Bilhassa genç yaprakların suyunu ediklerinde yapraklargeriye doğru kıvrılarak büzüşür.Doğal görünümünü kaybeder.Ağaç zayıf düşer.Bu durum ağaca uzaktan bakıldığında dahi fark edilir.Bu haşereye karşı piyasada satılan bir çok zirai ilaç var.Hepside çok etkili.Son yıllarda cıkan hekplan,goldplan gibi ilaçlarda hem çok etkili hem çok ucuz.
AYVADA EN ÇOK GÖRÜLEN HASTALIKLAR
Ayvada Monilya
MONİLYA:
Bana göre ayvada ateş yanığından sonra en tehlikeli mantari hastalık. Bazı yıllar %90 na varan ürün kaybına neden olabilen bir hastalık. Ayva çiçeklerinde ve taze sürgünlerde mart,nisan,mayıs aylarında görülür. Sürgündeki görünümü yapraklar önce buruşur sonra koyu kahve rengi olur sonra kurur.Çicek ve meyvelerde ise çiçek taç yaprakları buruşur sonra kararır meyvelerde ise önce meyvenin bir noktası koyu kahve rengileşir.Sonra oradan çürür. Sonra meyve dalda kurur.
Zirai mücadelesini yukarıda yazmıştım. Yazdıklarıma ilaveten hastalıklı sürgün ve meyvelerin toplanıp yakılması gerekir.
Ayvada Kahverengi Leke Hastalığı
KAHVERENGİ LEKE
Yağışlı geçen yıllarda çok görülür. önce yaprakta yuvarlak hudutları bariz başlangıçta kırmızımsı-kahverengi sonraları siyahlaşan lekeler meydana gelir. Her lekenin ortasında daha koyu bir noktacık vardır.Mantari bir hastalıktır.Ayvanın depoloma ömrünü çok kısaltır.Görüntüsünden dolayı da Pazar değeri çok düşer. Ayvalar fındık kadar olunca ben yukarıda yazdığım bakırlı ilaçlar kullanıyorum.
ATEŞ YANIĞI
Ayvada en tehlikeli bakteriyel bir hastalıktır. Kesin tedavisi yoktur. Dünyada ilk 1780 yılında Amerika kıtasında görülmüş ve oradan dünyaya yayılmıştır. Ülkemizde de ilk1985 yılında Afyonda görülmüş oradan tüm yurdumuza yayılmıştır.Hastalık çiceklerde,genç sürgünlerde,ana dal ve gövdede görülebilir.Genç sürgünlerde en belirgin görüntüsü:sürgünün ucu baston gibi kıvrılır.Sürgündeki yapraklar bakır rengini alır.Bu renk kışa kadar bozulmadan durur.Hatta o kadar canlı renktir ki insanın dikkatini çeker.Dallarda ve gövdede oluşan ateş yanığı hastalığı ile diğer mantari hastalıkları birbirinden ayırmanın basit yolu şudur:Eğer ağacın kabuğu içe doğru çökükse, bu ateş yanığıdır.Eğer ağaç kabuğu dışa doğru kabarıksa, bu da mantari hastalıktır. Bakırlı ve manepli ilaçlarla mücadele yapmaya çalışılsa da kesin tedavisi yoktur. İlçemizde her yıl binlerce ayva ağacı bu hastalıktan kurumaktadır. İlaçla mücadeleden çok kültürel tedbirler etkili. Hastalıklı dal yada ağaçların sökülüp yakılması gerekir. Hastalığın en hızlı yayıldığı ortam 27-30 derece hava sıcaklığı ve yüksek nem.14-22 derecelerde yüksek rutubette de hstalık belirtilerini göstermeye başlayabilir.
MEMELİPAS
Ayva yaprak ve meyveside görülen dikenli sarımtırak ve kırmızımtırak bir mantari hastalıktır.Ayvada çok büyük zararlara sebep olmaz. Yinede hastalık görüldüğünde yüzde birlik bordo bulamacı atmak kesin çözümdür. Tabii hastalık devam eder veya tekrar nüksederse hastalık yok edilinceye kadar ilaçlamaya devam etmek gerekir.
AYVADA BORDO BULAMACI VE METALİK BAKIRLAR BİRÇOK HASTALIĞA KARŞI AĞACI GÜÇLENDİRİYOR,KORUYOR,TEDAVİ EDİYOR.ANCAK ZİRAİ BİLİM ADAMLARI BAKIRIN AĞIR METAL İYONU İÇERDİĞİNİ, BU NEDENLE SIK KULLANILMASININ, TOPRAK KİRLİLİĞİNE NEDEN OLABİLECEĞİNİ SÖYLEMEKTEDİRLER.1882 YILININ SONLARINDAN BERİ TARIMDA KULLANILAN BU İLACIN, ETKİSİNDEN HİÇBİRŞEY KAYBETMEDEN BU GÜNLERE KADAR GELMESİ DE AYRICA ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN BİR KONUDUR.BU GÜN, HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI KULLANILAN DİĞER KİMYASALLAR, BİR KAÇ YILDA ETKİSİNİ KAYBEDİYOR VE İNSANLARI BU NEDENLE YANİ ARAYIŞLARA SEVKEDİYOR.AMA BAKIRLI İLAÇLARDA BEN BUNU GÖREMEDİM.23 YILDIR KULLANIYORUN,23 YIL ÖNCE ETKİSİ NEYSE, BU GÜN DE O.
Burada borda bulamacı ilcının tesadüfen nasıl bulunduğunuda anlatmadan gecemiyeceğim.Ben uzman bir ziraatcıdan duydum.Bakın şöyle olmuş.1800 lü yılların sonlarına doğru bir Avrupa ülkesinde (bu ülke yanlış hatılamıyorsan Fransa) bir üzüm üreticisinin, yol kıyısında bir bağı varmış.Gelen geçen yolcular, bağdan üzüm aldıklarından, üretici çok zarara uğrarmış.Üretici düşünmüş taşınmış, bağın ilaçlanarak zehili olduğu izlenimini vermek için, bakır sülfat ile kireci karıştırıp bağın asma yapraklarının her tarafına atmış.Bağ, ilacın mavi olan rengini almış. Bağ masmavi bir görünüme bürünmüş.Bu rengi gören yolcular bağın zehirli olduğunu düşünüp üzün almamışlar.Üretiçide zarara uğramamış.
İşin esas ilginç olan kısmı bundan sonraki kısmı.O yıl bu üreticinin dışındaki tüm bağlarda mildiyö hastalığı oluşmuş.Bir tek bu üreticinin bağında olmamamasının nedeninin, bakır sülfat ile kirecin karışımından olduğu anlaşılmış.Bu karışım oradan tüm dünyaya yayılmış.Tesadüfen bulunan bu ilaç,o gün bu gün bağcılıkta, mildiyö hastalığına karşı kullanılan, en önemli ilaçtır.
AYVA MEYVESİ KONUSUNDA, AYVA MEYVESİNİ YETİŞTİRİRKEN YAPTIĞIM ÇALIŞMALARI ÖZETLE AKTARMAYA ÇALIŞTIM. EĞER SİZİNDE BU KONUDA YAPTIĞINIZ ÇALIŞMALAR VARSA, ÇALIŞMALARINIZI BENİMLE PAYLAŞIRSANIZ SEVİNİRİM.
Nurettin Doğan
|